Etiketler

30 Haziran 2013 Pazar

Üstad'a Telgıraf - Bursa Hapisanesi - 03.02.1950

Nazım Hikmet, Bursa Cezaevi'nde
Nazım Hikmet, Bursa Cezaevi'nde
ÜSTAD...
      İki elin kanda olsa bile gel.
Sana bir bayrak gibi açacağım içimi.
       İşte, yine
       Durmakta ısrar ediyor kalbim.
Hapishane duvarları içinde,
                                     yalnız sessiz,
"Miskince bir ölüme razı olmuyor gönlüm."

ÜSTAD...
      İki elin kanda olsa bile gel.
Sana bir bayrak gibi açacağım içimi.
       Dudakların değerken alnıma,
Ben... Hurriyet şarkısı söyliyeyim son defa.

Nazım Hikmet

28 Haziran 2013 Cuma

Kuşun Adı Twitter

Son günlerde adını çok duyduğumuz Twitter ve özellikleri hakkında bilgi vermek istiyorum. Twitter bir kuştur ve doğal ortamları dünyadır. Twit dediğimiz 140 karakterlik yemlerle beslenir ve Hashtag dediğimiz ortamlarda koloni halinde ürerler. Sıcakkanlı ve sempatik olmalarıyla beraber çok zeki olmalarıyla öne çıkarlar. Ortalama ömürleri konusunda bu güne kadar net  bir zaman tanımlaması yapılamamıştır. Beslenme şekilleri ve yaşadıkları yer gibi faktörlere bağlı olarak uzun süre yaşayabilirler. Türün uzunluğu, başından kuyruğuna ortalama 19 Cm'dir. Doğal renkleri mavi olmasına rağmen, yüzlerce farklı renkde görülmüştür. Twitter kuşuna ait diğer bilgileri yazının sonunda okuyabilirsiniz.

Kısaca tanımladığımız Twitter kuşu bilgilerinden sonra şimdi bilgisayar ortamındaki Twitter hakkında bilgileri paylaşalım. Kişilerin ve kurumların kendileriyle ilgili haberleri, hissetiklerini, hissetmediklerini, düşüncelerini 140 karakterlik mesajlar halinde paylaştıkları bir platformdur Twitter. Fikir ilk olarak 2006 yılında Jack Dorsey tarafından küçük bir gurubun iletişimini sağlamak üzere bir SMS servisi olarak kurulmuştur. 140 karakter sınırı buradan geliyor. Bu 140 karakterlik mesajlara Tweet deniyor. Mesajlara resim, video ve linkler eklenebiliyor.

Takipçi, bir twitter hesabı açtığınızda sizi tanıyan veya tanımayan diğer twitter kullanıcılarından sizi takip edenlere deniyor. Ne kadar çok takipciniz varsa karizmanız o kadar sağlam oluyor. Örneğin internet saltanatı her geçen gün büyüyen Lady Gaga'nin yaklaşık 19 Milyon takipçisi var. Komedi ustamız Cem Yılmaz'ın takipçi sayısı 4.5 Milyon. Şahsen takipçilerim konusunda çok titiz seçim yaptığımdan dolayı benim takipçi sayım henüz 17. Düşündüğümüzde Facebook'dan pek farkı yok gibi olsa da, twitterı farklı kılan yerli/yabancı ünlü kişilerin, şirketlerin twitter üzerinden kendini takip eden insanların bu platform üzerinden bilgilendirmeyi tercih ediyor. Takip ettiğiniz kişilerin düşüncelerini, paylaşımlarını direkt kendi mesajlarından takip edebilir ve bunları paylaşabilirsiniz.

Kısa Kısa Bilgiler; 
Profil ayarlarınıza göre attığınız tweetler herkes tarafından görünebildiği gibi sadece takipçileriniz tarafından da görünebilir. Sadece belli bir kişiyle haberleşmek için tweet değil mesaj atabilirsiniz. @Kişi_İsmi yazıp gönderin.

TT olmak; Bir konunun gündeme yerleşmesi TT olmak diye tabir ediliyor. Trending Topic'ten geliyor. Yani trend haline gelen konu. Dünyadaki ve Türkiye'deki trendleri dünya gündemi kutucuğundan takip edebilirsiniz. TT olan konulara mesaj göndermek için TT olan kelimeleri tweelerizde kullanmanız yeterli.

Hash tag; Belli konularda mesajları gruplamak için konunun başına # karekteri koyulur. #konuadı bir hash tagdir. Tweetinizin sonuna hash tag ekleyip gönderirseniz tweetiniz ilgili konuyla gruplandırılmış tweetler arasında yerini alacaktır.

RT; Beğendiğinzi tweetlerin üstüne Retweetle butonu tıklayarak tweeti kendi sayfanızda yayınlayıp takipçileriniz ile paylaşabilirsiniz. Buna kısaca RT deniyor. 

Gelelim mutlaka okumanızı tavsiye ettiğim twitter kullanım istatistiklerine.

Twitter hakkında sayısız istatistik mevcut. Paylaştığım rakamlar güvenilir ama tarih 10 ay öncesine ait. Şimdiki rakamların daha yüksek olduğunu düşünmemiz doğru olacaktır.
Dünya genelinde 465 milyonu aşkın üyesi bulunuyor. En çok üyesinin bulunduğu ülke de doğal olarak 107.7 milyon kullanıcıya sahip olduğu ABD.

ABD'nin ardından ikinci sırada 33.3 milyon ile Brezilya, üçüncü sırada ise 29.9 milyon kullanıcıyla Japonya geliyor. Dördüncü sırada 23.8 milyon ile İngiltere, beşinci sırada ise 19.5 milyon kullanıcı sayısıyla Endonezya yer alıyor.

Türkiye'deki kullanıcı sayısı ise 7.2 milyon. Monitera'nın son üç ay içinde 150 milyon tweet'i analiz ederek elde ettiği sonuçları göre, Türkiye'deki aktif Twitter kullanıcı sayısı 5.3 milyon. Bu rakam, son bir ay içinde en az bir tane tweet atan kullanıcı sayısını temsil ediyor.
Dünya genelinde her gün 175 milyon tweet atılıyor. Türkiye'de bir aylık süreçte her gün atılan tweet sayısı ise 1.7 milyon. Bu her saniye 20 tweet atıldığı anlamına geliyor.

Türkiye'den istatistikler;
Türkiye'de en çok tweet'in gün içinde 21.00-22.00 arasında atılıyor, bu saat aralığının öne çıkmasında televizyon dizilerinin rolü büyük. En çok tweet atılan ikinci saat aralığı ise 22.00-23.00. Türkiye'de en çok tweet atılan gün ise Cuma. 
Monitera istatistikleri göre, Türkiye'deki Twitter kullanıcılarının yüzde 53'ü erkek, yüzde 47'si ise kadın. Türkiye'deki bir Twitter kullanıcısının ortalama takipçi sayısı ise 151.

İllere göre tweet dağılımına baktığımızda, İstanbul açık ara farkla önde. Türkiye'deki tweet'lerin yüzde 58'i İstanbul'dan, yüzde 13'ü Ankara'dan ve yüzde 11'de İzmir'den atılıyor. Bursa, Adana, Samsun ve Trabzon ise yüzde 18'lik bir pay oluşturuyor.
Türkiye'de bir Twitter kullanıcısının tweet'lerinde 64 karakter yer alıyor. Tweet'lerin atıldığı platformlarda, mobil cihazlar önde. Türkiye'deki tweet'lerin yüzde 59'u mobil cihazlardan, yüzde 41'i ise internet tarayıcılarından atılıyor. 

Twitter, kurulduktan bir yıl sonra, Temmuz 2007'de 5 milyon dolar değere ulaşmış ve şirketin o yıl elde ettiği gelir bir milyon dolar. 2009 yılında küresel alanda 2 milyar tweet atılırken, Twitter'ın değeri 35 milyon dolara yükseldi. Aralık 2010'da, değeri 3.7 milyar dolara ulaşan şirket, 200 milyon dolar gelir elde etti. Eylül 2011'de, Twitter kullanıcıları dünya çapında 100 milyona ulaşmıştı. Son bir yıl içinde atılan tweet sayısı ise 33 milyardı.

Kasım 2008'de, ABD Başkanlık seçimini kazanan Barack Obama, destekçilerine Twitter üzerinden teşekkür mesajı atarak Twitter'ın yükselişine önemli bir katkıda bulundu.
Twitter'a Şubat 2012 itibariyle her saniye 11, her gün bir milyon kişi üye oluyor. Şirketin bu yıl reklam gelirlerinden 249, 2014'te ise 540 milyon dolar gelir sağlaması bekleniyor.
Twitter'da en çok takipçisi olan beş isim de şarkıcı. Birinci sırada 19.3 milyon takipçi ile Lady Gaga geliyor. İkinci sırada 17.5 milyon takipçisiyle Justin Bieber yer alıyor. Üçüncü sıra 15.1 milyon takipçiyle Katy Perry'nin. Dördüncü ve beşinci sırada yer alan Shakira ve Rihanna'nın takipçileri ise sırasıyla 14 ve 13.6 milyon.

Gelelin Twitter'ın logosunda yer alan kuşa,  adı Larry. Yani, Kuş Larry. Bu isim, Boston Celtics'in efsane oyuncusu Larry Bird'den (kuş) geliyor. Bu adı kimin belirlediği bilinmiyor ama Twitter kurucularından Biz Stone'un adı öne çıkıyor. Bir sonraki sayımız Eylül'de yayınlanacak. Eylül'de görüşmek üzere hoşçakalın.

27 Haziran 2013 Perşembe

Elleriniz ve Yalana Dair - 1949

 
Nâzım Hikmet, Piraye ve Kemal Tahir
 Bütün taşlar gibi vakarlı, 

 hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli, 
 bütün yük hayvanları gibi battal, ağır 
 ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.

 Arılar gibi hünerli, hafif, 
 sütlü memeler gibi yüklü, 
 tabiat gibi cesur 
 ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizleyen elleriniz. 
  
 Bu dünya öküzün boynuzunda değil, 
                   bu dünya ellerinizin üstünde duruyor. 
  
 Ve insanlar, ah, benim insanlarım, 
 yalanla besliyorlar sizi, 
 halbuki açsınız, 
 etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız. 
 Ve beyaz sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya, 
 göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan. 
  
 insanlar, ah, benim insanlarım, 
 hele Asyadakiler, Afrikadakiler, 
                   Yakın Doğu, orta Doğu, Pasifik adaları 
                                                         ve benim memleketlilerim, 
 yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu, 
 elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız, 
 elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz. 
  
 İnsanlarım, ah, benim insanlarım, 
 Avrupalım, Amerikalım benim, 
 uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi, 
 ellerin gibi tez kandırılır, 
                               kolay atlatılırsın... 
  
 İnsanlarım, ah, benim insanlarım, 
 antenler yalan söylüyorsa, 
 yalan söylüyorsa rotatifler, 
 kitaplar yalan söylüyorsa, 
 beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların, 
 dua yalan söylüyorsa, 
 ninni yalan söylüyorsa, 
 rüya yalan söylüyorsa, 
 meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa, 
 yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı, 
 söz yalan söylüyorsa, 
 ses yalan söylüyorsa, 
 ellerinizden geçinen 
                 ve ellerinizden başka her şey 
                                                      herkes yalan söylüyorsa, 
 elleriniz balçık gibi itaatli, 
 elleriniz karanlık gibi kör, 
 elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun, 
                                 elleriniz isyan etmesin diyedir. 
 Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız 
               bu ölümlü, bu yaşanası dünyada 
               bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.

Nazım Hikmet

Sofram

Masama bir ekmek alıp oturdum,
en sevdiğimden; altı bal beteği desenli, tavada pişmiş.

Böldüm ikiye, çektim içime mis gibi kokuyu.
Ekmek ya da başkaca bir mis gibi,
                                      gideni geleni olmayan cennet gibi.

Masanın başından kalkmadan,
iki küçük domatesi sevdiğim gibi kestim.
Sırt üstü yatırıp, tuz ektim.

Bıçağın altında ezilmeden durabilen beyaz peyniri,
                                       ince ama geniş dilimledim.
Kekik kokulu siyah zeytin, 
          kainat güzeli arpacık soğanlarım.

Dostlar bir oturdum bir ekmek yedim
                bir ekmek daha yiyecek kadar yiğidim.

Yani demem o ki;
Hayat sofram gibi lezzetli.
                     Uyanmak istemediğim düş gibi,
                     hiç bitmesin istediğim, mis kokulu kabak tatlısı gibi

Kavga, dövüş, kin, nefret, küslük!
Ekşi, acı, kokuşmuş ve garabet
Bilmediğim bir yerde gömülüdür şimdi.

Kökleri dünyayı saracak bir çınar gibi, 
                                      içimdeki yaşam sevdası.
Şimdi yaşıyorum, 
          kaçan tireni yakalar gibi değil ama.
En güzel vagonda,
           beyaz örtülü masada kurulmuş sofrada,
           rengarenk yiyeceklerle donatılmış masada,
doyar gibi.

Güzel olduğu için değilde, 
           ona bakmak güzel olduğu için bakılan,
           gülerken gözleri çağlayan sevgiliye
bakar gibi.

Ucu bucağı olmayan güzelliklerin içinde,
                                kurulmuş bir sofradır yaşam.
Dost sohbeti gibi uzun ve vakitten habersiz

Mutluluk! baktığın her yerde,
iki küçük domates, biraz peynir
ve kainat güzeli, süt beyaz arpacık soğanı ...

HakanŞ

25 Haziran 2013 Salı

*** - 1949


Sen güneşin altında yeşil gözlerinle
         Çırılçıplak yatacaksın
Ben üstüne eğilip senin
Ben kainatın en müthiş hadisesini
         Seyreder gibi seyredeceğim seni
Sen kollarını boynuma atacaksın
Boynumda kıvıl kıvıl ağırlığın
Ben ölümsüzlüğü tadacağım
           Kıpkırmızı ağzından



***

Mazi gözleri mahmur
Lapiska saçları darmadağın,
çıplak ılık teninde bürümcük geceliği,
yani açık saçık,
                  hatta hayasızca biraz,
çıkar ansızın yatağından
                  bizim İstanbul'da bahar

Nazım Hikmet

SEN - 1948

Sen esirliğim ve hürriyetimsin,
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.

Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin ...

Nazım Hikmet

Ben Beni Bir daha Ele Geçirsem - 1948


Beni beni bir daha ele geçirsem,
-- abıhayat içersem demiyorum --
kapılar bir daha açılsa
                            ben bu haneye bir daha girsem
yaşardım yine böyle kanrevan içinde
                            yine böyle aşk ile sersem,
ben, beni bir daha ele geçirsem ...

***
Siz, aydınlıkta öyle kımıldamadan durun,
güneş duradursun yeşil entarinizde,
yaram birdenbire açıldı
kan gövdeyi götürüyor bendenizde ...

Nazım Hikmet

Mesele - Mayıs 1948


İlerleyen aydınlığın içindeyim,
ellerim iştahlı, dünya güzel.

Doyamıyor gözlerim ağaçlara :
öyle ümitli onlar, öyle yeşil.

Güneşli bir yol gidiyor dutlukların arasından,
hapisane revirinde penceredeyim.

Duymuyorum ilaçların kokusunu,
bir yerlerde karanfiller açmış olacak.

İşte böyle, karıcığım, işte böyle,
mesele esir düşmekte değil,
teslim olmamakta bütün mesele ...

***
Bu işte insafsız olacaksın, birazcık da kibirli,
ne kahır, ne keder, ne zulüm,
seni ancak ölüm
                    teslim alabilmeli.
Nazım Hikmet

23 Haziran 2013 Pazar

DON KİŞOT - 1947 -

Nazım Hikmet - Donkişot

Ölümsüz gençliğin şövalyesi
                                 ellisinde uydu yüreğinde çarpan aklına,
bir Temmuz sabahı fethine çıktı
                                 güzelin, doğrunun ve haklının :
önünde, şirret, aptal devleriyle dünya,
                                 altında mahzun, fakat kahraman Rosinant’ı.

Bilirim,
hele bir düşmeyegör hasretin halisine,
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot’um benim, yolu yok,
yeldeğirmenleriyle dövüşülecek.

Haklısın,
elbette senin Dülsinya’ndır en güzel kadını yeryüzünün,
sen, elbette bezirganların suratına haykıracaksın bunu,
alaşağı edecekler seni
bir temiz pataklayacaklar.
Fakat, sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
                                          ağır, demir kabuğunun içinde
ve Dulsinya bir kat daha güzelleşecek …

Nazım Hikmet

19 Haziran 2013 Çarşamba

Mesaj - 30 Haziran 1954 - Frantişko Lazni


Hastalar,
       kardeşlerim,
                       iyileşeceksiniz.
Ağrılar, sızılar dinecek.
Yumuşak, ılık
           bir yaz akşamı gibi inecek
           ağır, yeşil dalların arasından rahatlık.

Hastalar, kardeşlerim,
biraz daha sabır, biraz daha inat.
Kapının arkasında bekleyen ölüm değil, 
                                                 hayat.
Kapının arkasında dünya,
                                  dünya cıvıl cıvıl.
Kalkacaksınız yatağınızdan, 
                                      gideceksiniz.
Tuzun, ekmeğin, güneşin tadını
                    yeni baştan keşfedeceksiniz.

Sararmak limon gibi, mum gibi erimek,
devrilmek kof bir çınar gibi ansızdan.
Kardeşlerim, hastalar,
biz ne limonuz, ne mum , ne çınar,
biz, insanız, çok şükür,
çok şükür, biliriz, umudumuzu ilacımıza katmasını.
"Yaşamak gerek!"
                      diyerek
                           ayak direyip
                                  dayatmasını.
Hastalar, 
      kardeşlerim,
                      iyileşeceğiz.
Ağrılar, sızılar dinecek.
Yumuşak, 
          ılık 
          bir yaz akşamı gibi inecek
          ağır, yeşil dalların arasından rahatlık

Nazım Hikmet Ran

3 Haziran 2013 Pazartesi

Nazım Hikmet - Kısa Şiir



çınar olsan dinlensem gölgesinde
kitap olsam okusam uykusuz gecelerimde içim sıkılmadan
kalem olmak istemem kendi elimde bile
kapı olsam iyilere açsam kötülere kapasam
pencere olsam perdesiz ve iki kanadı açık bir pencere ve şehri
          soksam odama
söz olsam çağırsam haklıya doğruya güzele
söz olsam söylesem sevdamı yumuşacık
                                                                                         
                                                                                        27 Mayıs 1962, Moskova

***

Fasulya gibi yaşıyorum son zamanlarda
                                     kuru fasulya gibi
kuru fasulyanın pilakisi yapılır
benden oda yapılmaz
31 Mayıs 1962, Moskova

***

Yoruldun ağırlığımı taşımaktan
ellerimden yoruldun
gözlerimden gölgemden
sözlerim yangınlardı
kuyulardı sözlerim
bir gelecek ansızın gelecek bir gün
ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde
                                       uzaklaşan ayak izlerimin
ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak
31 Mayıs 1962, Moskova

***

Bütün kapılar kapalı inik bütün perdeler
nerdeler nerdeler nerdeler
gidilmeyen gelinmeyen bir yerdeler
dilsizler fısıldıyor sağırlara uzaktan çok uzaktan
bakışın gözleri yok koşunun ayakları
yoruldum yakalanmazı kovalamaktan
bir cigara içeyim
31 Mayıs 1962 Moskova

2 Haziran 2013 Pazar

Otobiyografi - Nazım Hikmet - 11 Eylül 1961 Doğu Berlin


Nâzım Hikmet Ran (15 Ocak 1902 - 3 Haziran 1963)
Yarın ölümünün 50. Yılıdır. Siyasi inançları yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en büyük şairleri arasında gösterilmektedir. Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nâzım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden Türk vatandaşlığına alındı. Türkiye'de, ölümünden iki yıl sonra 1965'te şiirleriyle yeniden önem kazandı. Mezarı Moskova'da bulunmaktadır. Bu otobiyografi 1961 Yılı 11 Eylülünde Doğu Berlin'de Yazıldı.



1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşında Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova komünist üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insanlar otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
                                                    ben ayrılıkların

kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
                                                     ben hasretlerin

hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
                                                          verdiler de

otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag'dan Havana'ya

Lenin'i görmedim nöbetini tuttum tabutunun başında 924'te
961'de ziyaret ettiğim anıt kabri kitaplarıdır

partimden koparmağa yeltendiler beni
                                          sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim

951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın

içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
             ama durup dururken de yalan söyledim

bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
           çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
           camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
           ama kahve falına baktırdığım oldu

yazılarım otuz kırk dilde basılır
            Türkiye'mde Türkçemle yasak

kansere yakalanmadım daha
yakalanmam de şart değil
başbakan fakan olacağım da yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
                                          insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
                            başımdan neler geçer daha
                                                                kim bilir.