Masama bir ekmek alıp oturdum,
en sevdiğimden; altı bal beteği desenli, tavada pişmiş.
Böldüm ikiye, çektim içime mis gibi kokuyu.
Ekmek ya da başkaca bir mis gibi,
gideni geleni olmayan cennet gibi.
Masanın başından kalkmadan,
iki küçük domatesi sevdiğim gibi kestim.
Sırt üstü yatırıp, tuz ektim.
Bıçağın altında ezilmeden durabilen beyaz peyniri,
ince ama geniş dilimledim.
Kekik kokulu siyah zeytin,
kainat güzeli arpacık soğanlarım.
Dostlar bir oturdum bir ekmek yedim
bir ekmek daha yiyecek kadar yiğidim.
Yani demem o ki;
Hayat sofram gibi lezzetli.
Uyanmak istemediğim düş gibi,
hiç bitmesin istediğim, mis kokulu kabak tatlısı gibi
Kavga, dövüş, kin, nefret, küslük!
Ekşi, acı, kokuşmuş ve garabet
Bilmediğim bir yerde gömülüdür şimdi.
Kökleri dünyayı saracak bir çınar gibi,
içimdeki yaşam sevdası.
Şimdi yaşıyorum,
kaçan tireni yakalar gibi değil ama.
En güzel vagonda,
beyaz örtülü masada kurulmuş sofrada,
rengarenk yiyeceklerle donatılmış masada,
doyar gibi.
Güzel olduğu için değilde,
ona bakmak güzel olduğu için bakılan,
gülerken gözleri çağlayan sevgiliye
bakar gibi.
Ucu bucağı olmayan güzelliklerin içinde,
kurulmuş bir sofradır yaşam.
Dost sohbeti gibi uzun ve vakitten habersiz
Mutluluk! baktığın her yerde,
iki küçük domates, biraz peynir
ve kainat güzeli, süt beyaz arpacık soğanı ...
HakanŞ
Kutlarım, teşekkür ederim
YanıtlaSil